Çocukluğumda hep duyardım.
Bir öğrenci derse 20 dakikadan fazla dikkatini veremez. Yani en fazla 20 dakika.
Öğretmen bu süreyi aştığı zaman artık dikkati dağınık çocuklarla karşı karşıya kalır.
Bunu dikkate almadan konuşmaya devam ederse konuştukları boşa gidebilir.
Günümüzde eski zamanlara göre dikkatimizi dağıtan şeyler daha çoktur.
Çoğumuz bir şeye uzun süre odaklanamıyoruz.
Yani 20 dakika gibi bir süre bile fazla geliyor artık.
Bu da doğal olarak başkasını kaliteli dinlememize engel oluyor.
Dinlemediğimiz insanı anlama olasılığı da düşüyor.
İki karşı karşıya oturmuş insan, bir biriyle saatlerce konuşuyor.
Ama bir birini (yeteri kadar) anlayamıyor.
Sanki diyalog yok artık; hep monolog var hayatımızda.
Peki, böyle kötü dinleyici olup olmadığımızı nasıl bilebiliriz?
Öncelikle, konuşana cevap vermek için (veya onunla tartışmak için) dinlememek gerekir.
O konuşurken siz de biran önce cevap veriyim, kendi düşüncemi söyleyeyim diye düşünüp durursanız onun söylediklerini verimli dinleyemezsiniz.
Anne babanızın veya öğretmeninizin veya müdürünüzün konuştuklarını 'dinlemek zorunda olduğunuzu' düşünüyorsanız onları da doğru dürüst dinleyemezsiniz.
Ve onların söylediklerini kısa sürede unutursunuz.
Biraz düşünerek bu 'zorunluluk' hissinden kurtulup bu durumu daha faydalı hale getirebilirsiniz.
Bu ve benzeri bir sürü negatif durumlar var ki, bunlardan kurtulmadığınız sürece hep kötü bir dinleyici olarak kalırsınız.
Nasıl iyi bir dinleyici olabiliriz?
İster sınıfta olun, ister toplantıda. Ya da birisiyle konuştuğunuzda. Hep anlamak için dinleyin.
Öğretmeninizden birşeyler öğrenmek niyetiyle onu dinleyin.
Konuşana karşı olan saygınız da ona daha çok dikkat etmenize neden olabilir.
Konuşana değer verdiğinizi gösteren bir şey de not almaktır.
Düzenli not alın. Hem dinleme beceriniz gelişir, hem söylenenler daha iyi akılda kalır, hem de daha sonra hatırlamanıza yardımcı olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli Yorumlarınızı Bekleriz.