20 Ocak 2016 Çarşamba

2. Gece - 20 Ocak

Sabah uyandığında yan odadan ağlama sesleri duydu. Yataktan hızlıca sıçrayarak ses gelen tarafa koştu. Ağlayan annesiydi. Pencere önünde duran abisinin de gözleri doluydu.
Annesi onu görünce:

- ‘Gel yavrum, gel yanıma.’ dedi hıçkırıklara boğulan sesiyle.
- ‘Anne ne oldu?’ Babasını göremeyince de ‘yoksa babama mı bir şeyler oldu? Neden ağlıyorsunuz?’ diye sordu.
Annesinin konuşamayacağını anlayınca abisi:
- ‘Babamız iyi. Başka kötü bir şey oldu gece.’ dedi.
- ‘Kötü bir şey?!
- ‘Başkentte insanları öldürmüşler.

Abisinin ‘insanları öldürmüşler’ sözü 9 yaşlı Nuri’nin biranda anlayabileceği bir söz değildi. Şaşırmış halde annesine baktı, gözleri doldu.
Başkent denince ilk aklına gelen dayısıydı. Sevdiği dayısı. Annesinin bu kadar ağlamasına neden olan da oydu herhalde. Ve üniversite öğrencisi kuzenleri vardı başkentte. Ve başka akrabaları. Hepsini düşündükçe gözleri biraz daha doluyordu ve sonunda dayanamayıp ağlamaya başladı. Gözyaşlarını kontrol etmeye çalışan abisi de daha fazla kendisini tutamadı kardeşini öyle görünce.

Bu bir evdeki ağlamalardı. Apartmandaki diğer daireler farklı değildi. Tüm şehirde bir yas havası vardı. Ve de tüm ülkede. Her evden yükselen bu ağlamalar ve ahlar bir ‘gizli dua’ olarak yukarıya doğru yükseliyordu. Tıpkı bir buhar gibi. Daha sonra buluta dönüşecek ve yağmur gibi o insanların üzerlerine rahmet olarak yağacaktı. O ülkenin yüzyıllık bir esaretten kurtulmasına vesile olacaktı.     


(S. Berk)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değerli Yorumlarınızı Bekleriz.