Eve geldiğinde kimse yoktu. Kitabı raftan alıp kendi odasına geçti. Kimsenin onu rahatsız etmesini istemiyordu.
Masada mı otursam, yatağa mı girsem diye düşünüyordu ki, kapı çalındı. Şu anda tek istemediği bir şeydi bu. Bekledi. İkinci kez çalındı. Belki gelen kişi evde kimsenin olmadığının farkına varıp çekip giderdi diye bekliyordu. Ama nafile. Kapıdaki kimdiyse gitmek niyeti yoktu. Gönülsüz gitti ve açtı.
- İyi günler. Ben Serhat’ın yeğeniyim. Dayım telefonlarımıza bakmıyor. Şimdi de ...
- Pardon, Serhat kim?
- Serhat dayım. Kapı komşunuz. Kapıyı açmıyor. Evde yok galiba. Ama nerde olabilir ki?
Uzun boylu genç dayısını neden başkasından soruyor ki? Neden cepten aramadı da, onu rahatsız etmek istedi?
- Affedersiniz, galiba sizi rahatsız ettim. – genç tereddütle sordu.
- Dayınızı cepten arasanız.
- Aradık. Ama açmıyor.
- 2 sokak ötede bir kahve var. Oraya baktınız mı? Bazen oralara takılıyor.
- Yoo, bakmadım. Tamam sağ olun, bir oraya da gideyim. Doğru belki gitmiş.
- Tamam.
Kapıyı kapatıp geri odasına döndüğünde Serhat’ı düşünmeğe başladı. İyi bir insan. Sorumsuz biri de değil. Bir sebebi olmalı bunca insanı tedirgin etmenin.
Kitabın sayfalarını çeviriyor ama aklı komşuda ve yeğeninde. Bir yerlerden tanıyordu o genci de. Nerede görmüştü. Bir cenazedeydi galiba. Ama kimin cenazesiydi. Yıllar önce oldu. O yüzden zorlandı biraz hatırlamak için. Ve gülümsedi.
- Evet ya, arkadaşım Serhat’ın. Onu trafik kazasında kaybetmiştik. Ve …
Nasıl olur? Elindeki kitaba baktı. Ne bu? Demin okuduğu kitap değildi. Serhat komşuysa, yeğeni neden onu arıyordu?
Birden telefonu çaldı. Bir telefona baktı bir kitaba. Gözlerini kapattı 1-2 saniyelik ve açtı. Telefonu hala çalıyordu. Elini uzatıp yandaki masadan aldı.
- Abi, neden açmıyorsun? Sabahtan arıyorum.
Arayan Cemdi.
- N'oldu Cem? Hayırdır?
- Abi, bugün hani dayımı ziyarete gidecektik. Sana bir türlü ulaşamadık. Eve de geldik yoktun. Merak ettik.
sanal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli Yorumlarınızı Bekleriz.