Yeniden Merhaba.
Yazıcıdan bir A4 alıp masaya oturdu. Kalemlikten en sevdiği kalemi aldı. Bir yıldönümü yazısı yazmak istiyordu. Ama bir türlü ne yazacağına karar veremiyordu. Teşekkür mektubu gibi şablon cümleler mi yoksa önümüzdeki 5 yılın planlarını mı. 2-3 kelime yazıp sildi. Sonra bir iki kelime daha. Ama onları da sildi. Belki küçük bir hikaye yazabilirdi. Veya şiir. Şiir yazmakta iyiydi ama 'yeni tarz' şiirlerden. Çoğu insanın beğenmeyeceğini düşündü ve vazgeçti. Gerçi fazla kişi okumayacaktı. Ama yine olsun. Bu günde öyle birşey paylaşamazdı.
Kapı çaldı. Açtı. Gelen komşu çocuktu. Elinde 'milkshake' vardı. Herhalde evde kendileri için yaparken, onu da unutmamışlar. Gülümseyerek teşekkür etti ve aldı. Kapıyı kapatıp mutfağa geçti. Susamıştı. Ve bu zamanlaması güzel bir ikramdı. İçtikten sonra odasına döndü, kaldığı yerden devam etmek için.
Masanın başında düşünmeye başladı:
Günümüzde insanlar en çok ne okumak ister?
Küçük ama eğitici bir kaç cümlelik paylaşımları mı? Kısa hikayeleri mi?
Cinayet, savaş veya kavga içerikli haberleri mi?
Aslında 'youtube' çağında okumaktan çok izlemeyi tercih ediyorlar.
Ama sosyal ağlarda ve akıllı telefon uygulamalarında birbirleriyle birşeyler de paylaşıyorlar.
Bir düşünürün özlü bir sözünü; şarkıdan birkaç cümle; duvar yazılarını, ...
Anlaşılan insanlar henüz okumaktan bıkmamışlar.
Sadece öyle birşeyler yazmak lazım ki, sıkıcı olmadığı kadar faydalı da olsun.
Bu düşüncelerle devam ederken birşeyleri daha anladı. Bu kadar düşünürse yazmaya zamanı kalmaz. Şimdiki gibi. 'Neyse' deyip kağıdı ve kalemi bir tarafa bıraktı. Ve bir sonraki gün birşeyler yazarım olup biter diye düşündü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli Yorumlarınızı Bekleriz.